Gökova Âşıklar Yolu Nerede, Nasıl Gidilir?
Yazı İçeriği
Bu yol, sadece bir yol değil, âşıkların buluşma noktası, bisikletçilerin favori rotası ve doğaseverlerin gözdesi… Âşıklar Yolu, Muğla ile Marmaris’i birbirine bağlayan Gökova beldesinin Akçapınar Köyü’nde yer alıyor. Yüzlerce okaliptüs ağacının çevrelediği bu yol, binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmekte, dizi ve filmlere konu olmuş bir yerdir.
Âşıklar Yolu Hakkında Bilgi
Muğla ile Marmaris’i birbirine bağlayan Gökova beldesindeki Akçapınar Köyü’nde, yüzlerce okaliptüs ağacının oluşturduğu yeşil bir koridor yer alır. Bu doğal güzellik, Sevgi Yolu olarak adlandırılır. Dizi ve filmler için doğal bir set görevi gören ve binlerce turist tarafından ziyaret edilen bu yolun ismi ise dokunaklı bir hikâyeye dayanmaktadır.
Gökova’ya ya da Marmaris’e seyahat edenler, Âşıklar Yolu’nda mutlaka durup fotoğraf çektirirler. Devasa okaliptüs ağaçlarıyla süslenen bu yol, gezginlere büyüleyici bir manzara sunmaktadır. Nostaljik atmosferiyle turistlerin ilgisini çeken Âşıklar Yolu, fotoğraf çekmek ve yürüyüş yapmak için ideal bir yerdir.
Âşıklar Yolu, özellikle romantik çiftlerin sıkça ziyaret ettiği bir mekândır. Doğayla iç içe olan bu yol, sakinlik ve huzur arayan âşıklar için mükemmel bir ortam sunar. Yürüyüş yapmak isteyenler için ideal bir rota olan bu yol, çiftlerin sevgi ve bağlılıklarını pekiştirdiği bir yer olarak bilinmektedir.
Âşıklar Yolu’nun Hikâyesi
1930’lu yıllarda, bataklıklarla kaplı bir bölgede yoğun sivrisinekler nedeniyle kontrol altına alınamayan bir sıtma salgını patlak vermiştir. Bu salgın köylüleri perişan etmiş ve birçok can kaybına yol açmıştır. Bu salgında, köy muhtarının yedi kız çocuğundan dördü hayatını kaybetmiştir. Muhtarın son çocuğu erkek olarak doğduğunda, muhtar bu sevinçle köy halkına bataklığı kurutup sıtma salgınını durduracağına dair söz vermiştir.
Bataklıkları kurutmasıyla bilinen okaliptüs ağaçlarının dikilmesi fikri ortaya atılmıştır. Valilikle görüşülüp onay alınmış, ancak bu ağaçları temin etmek kolay olmamıştır. Sonunda, yörede yaşayan bir yazarın araya girmesiyle Avustralya’dan 100 adet okaliptüs fidanı getirilmiştir.
Bu hikâyede önemli rol oynayan yazar, Halikarnas Balıkçısı olarak tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı’dır. Muhtarın oğlu ise Halikarnas Balıkçısı’nın manevi oğlu olan Prof. Dr. Şadan Gökovalı’dır.
Sizi o yıllara götürelim…
Sene 1938…
Gökova, günümüzde olduğu gibi eskiden de yemyeşil ve körfezin suları masmavi ve büyüleyici idi. Ancak o zamanlar Gökova, bataklık nedeniyle büyük sıkıntılar yaşıyordu. Sivrisineklerin yuva edindiği bu güzel ova, hastalık yaymaktaydı. Köylerde yaşayan halk, bu bataklık felaketi nedeniyle büyük sıkıntılar çekiyordu çünkü bataklık, sıtma hastalığını da beraberinde getirmişti. Neredeyse her gün yeni bir aile, bu hastalık yüzünden sevdiklerini kaybediyordu. Özellikle çocuklar, bu hastalığa karşı direnç gösteremiyor ve hayatlarını kaybediyorlardı.
Köy Muhtarı Mehmet Gökovalı da sıtma yüzünden sekiz çocuğundan dördünü kaybetmişti. Mehmet Gökovalı, en son doğan oğlunu kaybetmeye kararlı değildi ve bu soruna acil bir çözüm bulmak için harekete geçti. Muhtar, bu bataklığı kurutmak için gerekli tüm başvuruları yapmaya ve çocukların artık ölmemesi için ne gerekiyorsa yapmaya karar verdi.
Mehmet Gökovalı ve köylüler, Muğla Valisi Recai Güreli’nin kapısını çaldılar. 1884 yılında Manastır’da (Kuzey Makedonya) doğan Recai Güreli, 1936-39 yılları arasında Muğla Valiliği görevini yürütüyordu. O yılların kısıtlı imkânlarına rağmen, Muğla için büyük işler başaran Recai Güreli, muhtarı ve köylüleri dikkatle dinledi. Bataklığın kurutulması için yapılması gerekenleri araştıran vali, sonunda köylülere müjdeyi verdi: Çözüm, okaliptüs ağaçlarıydı. Ancak, bu ağaçlar Türkiye’de bulunmuyordu ve Avustralya’dan getirilmesi planlanıyordu. Bu noktada, önemli bir isim devreye girdi: Halikarnas Balıkçısı olarak bilinen Cevat Şakir Kabaağaçlı.
Halikarnas Balıkçısı’nın girişimleriyle Avustralya’dan yüzlerce okaliptüs fidanı getirildi. Köylüler umutluydu ve bu sıtma belasından kurtulacaklarına inanıyorlardı. Kadın ve erkek herkes, bu fidanları neredeyse 3 kilometre boyunca büyük bir düzen içinde dikti. Gökova artık bataklıktan kurtulacak ve köylüler rahat bir nefes alacaktı.
Fidanlar gün geçtikçe büyüdü ve okaliptüsler göğe doğru yükseldi. Gövdelerinde yüzlerce litre su barındıran bu ağaçlar sayesinde bataklık yavaş yavaş kurudu, sivrisinekler azaldı ve sıtma hastalığı sona erdi. Artık Gökova’da insanlar ölmüyor, çocuklar hayata tutunuyordu.
Muhtar Mehmet Gökovalı’nın oğlu da hayatta kaldı. Muhtar, hem köylüyü hem de öz oğlunu kurtarmak için verdiği sözü tutmuştu. İşte o muhtarın oğlu, Türk gazeteci, akademisyen, turist rehberi, şair, yazar ve eğitimci Şadan Gökovalı’dır. Ne yazık ki Şadan Gökovalı, 31 Ocak 2021 tarihinde vefat etti. Halikarnas Balıkçısı’nın ve Azra Erhat’ın manevi oğlu olan Şadan Gökovalı, bize güzel eserler bırakan değerli bir isimdi. Ruhları şad olsun.
Âşıklar Yolu’nda Ne Yapılır?
Burası çok yoğun bir yol olmasa da Akçapınar’a giden araçlar zaman zaman geçiyor, bu yüzden dikkatli olmak önemli.
Yolu baştan sona yürümek harika bir deneyim olacaktır. Okaliptüs ağaçlarının gölgesinde romantik bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Bol bol fotoğraf çekmeyi ihmal etmeyin. Ağaçlara sarılabilirsiniz ama gövdelerine isim kazımaktan kaçının.
Sabahın erken saatlerinde gelmeye çalışın. Güne enerjik başlamak için önce ağaçların mis gibi kokusunu içinize çekin. Ardından, biraz ilerideki Akçapınar Tostçusu’nda kahvaltı yapabilirsiniz. Gökova’ya gelip de buraya uğramamak olmaz.
Dilerseniz akşamüzeri de gelebilirsiniz. Gün batımına doğru burada nostaljik bir atmosfer oluşuyor ve bu saatte yürümek çok keyifli oluyor.
Boyları neredeyse 20 metreyi bulan Âşıklar Yolu’nun okaliptüs ağaçlarının rüzgarın etkisiyle çıkardığı sesi dinleyin. Ruhunuza iyi gelecektir.
Âşıklar Yolu’na Nasıl Gidilir?
Âşıklar Yolu, her ne kadar Marmaris ile özdeşleşmiş olsa da, aslında Ula ilçesinin sınırları içinde yer almaktadır. Akyaka’ya yaklaşık 5 kilometre mesafede bulunan bu yol, Muğla merkeze 28 kilometre, Marmaris’e 25 kilometre, Köyceğiz’e 35 kilometre, Yuvarlakçay’a 50 kilometre ve Dalyan’a ise 60 kilometre uzaklıktadır.